BİLGİNİN PORTRESİ OLARAK “MAKYAJ”

Makyaj, bütün zamanlarda bilginin en önemli portresi olmuştur. Bilgi, insana ulaştığı andan itibaren makyaja ihtiyacı vardır, sunumda ve aktarımda makyajın yeri tartışılamaz. Alımlama estetiği adı verilen görüş bize aslında; bilginin ya da gönderi niteliği taşıyan her şeyin bir makyaja sahip olduğunu söyler.

Bu makyaj; hem iletenin bilgiyi alırken hem de sunarken yine alıcının bilgiyi alırken kendi zihninde yaptığı bir algı dekonstrüksiyonudur. Tabi burada bilgiyi bir makyaj nesnesi olmaktan çıkarıp saf bir üretim öznesi haline getirmeye uğraşmak; onu yapaylıktan çıkarıp kendi arzusunun doğallığına iade etmeye çalışmak gibi korkunç bir karışıklığa yol açar (Tıpkı Mono Lisa’nın erkek veya kadın olabilmesi gibi). Eğer bilgi diye bir şey varsa, her şey onun doğal uyumunu bozmalıdır; eğer bilgi bir efsaneyse, doğallığının tüm imgeleriyle sınırsızca oynanılmasının önüne hiçbir güç geçemez. FrithjofSchuon, ‘’İnsanın tabiatı, unutuştur.’’ der. Bu durumda makyaj, tüm gücünü belirip yok olmasından alır ve böylelikle tuvalde hiçbir iz bırakmaz.

Gülsüm Ercan

Bilgi; var olduğundan beri görünür olmak arzusundadır. Alelade bir görüntü olarak değil tıpkı gece yarısından sonra yürüyüş yapmak isteyeceğiniz büyüleyici Cenevre sokakları gibi görünmek ister. Bu bilginin hakkıdır, hatta bir bakıma ödevidir de. Bilgi bilgi olma görevini yerine getirebilir bu özelliğiyle. Çünkü bilginin şaşırtması ve cezbetmesi gerekir. ‘Gereksiz’ bilgi aslında makyajsız olduğu için bu sıfatı taşır, herhangi bir makyaj o bilgiye bambaşka hüviyetler katabilir. Nasıl ki, Aziz Simeon diye birinin var olduğu bilgisi yaşlı tekneciler için bir hiçse; Aziz Simeon’un ömrünü bir sütunun üstünde geçirdiği bilgisi, bilgiye hayranlık uyandırmak için süslenmesi gerektiğini hatırlatır.

Bilgi, zihinleri kendi boyunduruğu altına almak ve yel değirmenlerine karşı kılıcını çekmek üzere, sanat dallarının kullandıkları olanakları kendine mâl etmelidir. Mesela, şarkılar için bilginin başvurduğu kurnazlıklar ve kahvehane yapaylıkları her ne kadar bilinsede; bir ud semai duyulurken, artık Mısırlı İbrahim Efendi yoktur sadece makyajın etkisindeyimdir ve onun ezgilerinden nasıl ki saklanamıyorsam, kaçınmam da mümkün değildir. Çünkü burada bugüne kadar var olan tek ölümsüzlük biçiminin yani makyajın ardında bir düşünce yatar: Bilginin kendisi de kendi yokluğuyla göze çarpar; parlak ve yüzeysel bir görünüm içinde kendini eritebilir; makyaj bir yüzeydir.

Müc Teba

Yayımlayan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir