ÇATIŞMA’NIN ANLAMI

Sinemanın konjonktürel ve dolayısı ile politik olanı konu edinirken baştan kendisine çizmiş olduğu sınırlardan kurtulmasının yolu, sinemanın imkanları ile meseleyi olabildiğine sahici tartışıp konuyu gerçeğe yaklaştırmasında yatar. 2013 Mısır askeri darbesini konu edinen Muhammed Diab’ın yönettiği Çatışma filmi, politik gerçekliklerin çizmiş olduğu sınırlardan kurtulup muhatabına iyi bir deneyim yaşatmayı başaran bir film.

Politik meseleler, perdeye aktarılırken film sanatı açısından bir olumsuzluğu beraberinde getirir. Bu olumsuzluk, gerçeğin ufkunun politik olanla sınırlanması sonucu, sinemanın sunduğu ruhsal deneyimde meydana gelen eksilmedir. Politik olan aynı zamanda konjonktürel olandır. Konjonktürler ise kısa ömürlü ve derinlikten yoksunlardır. Siyaset kurumları tarafından günün şartlarına kimi çözümler üretmek amacıyla geliştirilmişlerdir. Sinemanın konjonktürel ve dolayısı ile politik olanı konu edinirken baştan kendisine çizmiş olduğu bu sınırlardan kurtulmasının yolu, sinemanın imkanları ile meseleyi olabildiğine sahici tartışıp konuyu gerçeğe yaklaştırmasında yatar. 2013 Mısır askeri darbesini konu edinen Muhammed Diab’ın yönettiği Çatışma filmi, politik gerçekliklerin çizmiş olduğu sınırlardan kurtulup muhatabına iyi bir deneyim yaşatmayı başaran bir film.

Film boş bir gözaltı aracının içine konumlanmış bir kameranın görüntüsü ile açılır. Tarih 30 Haziran’dır. Polis daha sonra iki gazeteciyi araca bindirir. Hemen ardından ordu taraftarı bir grubu ve Müslüman Kardeşler grubundan birkaç kişiyi gözaltına alıp yine aynı araca bindirir. Mısır meselesine farklı yaklaşan ve de çatışma tarafları olan bu gruplar aynı aracın içerisindedir. Böylece araç alegorik açıdan bir Mısır temsiline dönüşür. Kamera tüm film boyunca aracın içinden dışarı çıkmaz. Tüm çekimler aracın içinden yapılır. Dışarıda olan olaylar kayıt altına alınırken de yine aracın camından ve demir korkulukların ardından çekimler yapılır. Yönetmenin de kendisini tutsaklar safında konumlandırması filmin inandırıcılığı noktasında önemli bir yaklaşımdır.

Araç gün boyu Mısır sokaklarında hareket eder

Araç gün boyu Mısır sokaklarında hareket eder. Nereye gideceği, içindekilerin başına ne geleceği belirsizdir. Araç kimi zaman çatışmaların içinde kalır. Kimi zaman saldırıların hedefi olur. Zaman zaman da içerideki gruplar birbirleriyle çatışırlar. Aracın rotasının belirsizliği, içeridekilerin zaman zaman alevlenen tartışmaları ve birçok detay yaşanan sürecin anlamsızlığına film boyunca vurgu yapar. Taraflar haklılık noktasında sürekli yer değiştirir. Hatta darbeyi gerçekleştiren askerler de zaman zaman aynı aracın içerisine atılır. Zor anlarda aradaki sınırlar silikleşip insani olan açığa çıkar. Rahatlama ile herkes yine kendi safına geçer. Birbirini anlamamak ve sindirmek üzerine kurulu düzenin anlamsızlığı film boyunca vurgulanır.

Yönetmen, hem olaylarının taraflarını ve de bizzat kendisini içine alarak oluşturduğu Mısır temsili sayesinde, meseleyi oldukça başarılı ve inandırıcı bir şekilde tartışmayı başarıyor. Bu başarıda kurulan temsili dünyanın sinematografik çözümlerle başarılı bir biçimde anlatıya dahil edilmesi temel etken. Sinemada simgelerin; simgeledikleri ile aralarında sınırları belirsiz bir medcezir hattının olması gerekir. Simge filmin anlatı başarısı ile gerçekçi düzlemde var olduğunda kendisinden vazgeçip gerçeğin safına karışır. Anlamın gerçekten neşet etmesine aracı olan simgeler her zaman için anlatının başarılı olmasına daha fazla katkı sağlar. Aksi durumda anlatıdan koparan ve anlatıyı bir bilmeceye çeviren yapılar ortaya çıkar.

bir iğne gerekir

Filmde aracın içinde yaralanan ve yarasına dikiş atılması gereken bir ordu taraftarının yarasının dikilmesi için bir iğne gerekir. Tedavinin yapılması için araçta yer alan Müslüman Kardeşler mensubu kızdan türban iğnesi alınır. Kalbe dokunan bu detay, aslında simgesel anlamda iki grubun arasındaki temel ayrımlardan biri olan türbana işaret eder. Fakat başarılı kurulan anlatı yapısı o iğnenin simgeselliğini vurgulamaz. Yaşanan anı dikkate sunar.

Diab, filmin simgesel ve alegorik anlatısını inandırıcı bir düzlemde kurmayı başarması ile filmini politik olanın safından almayı başarıyor. Yaşamsal ve insani olana dikkati çekiyor. Bunu başarmak tartışılan meseleye tarafsız yaklaşmayı sağladığı gibi haksız bir mücadelenin haklı kazananı yoktur, tespitinin de altını çiziyor. Tüm fikir ayrılıkları ve çatışmaların anlamsızlaştığı bir zemin kurarak çatışmasızlığa sinemasal  bir vurgu  yapmayı başarıyor.

SERDAR ARSLAN

Yayımlayan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir