Yatağında uyudu
Bir daha uyanamadı
Yatağı kabri oldu
Odasının tavanının altında bir kabir
Tavan bir lahit.
İsim yok, doğum yılı, ölüm yılı yok
Ne de bir kitabe
Sadece kan ve parçalanmış bir
Resim çerçevesi
Yanı başında
Cebaliye kampında bir anne kızının
Etlerini bir kumbarada biriktiriyor
Kızına uzakta bir ırmağın kenarında
Küçük bir toprak almayı hayal ederek
Birkaç dilsiz adam
İşaret diliyle konuşuyordu
Bomba düşünce
Sustular
Geçen gece yine yağmur yağdı
Bir fidecik
Şemsiye aradı garajda
Bombardıman yoğunlaştı
Bizim ev bir sığınak aradı civarda
Odamın kapısını açık bırakıyorum
Kitaplarımdaki kelimeler,
Başlıklar, yazar ve yayıncı isimleri
Bombaların sesini işittiklerinde
Kaçabilsinler
Bir defasında yine evsiz kalmıştım
Şehrimin enkazı kapatmıştı caddeleri
Cesedini taşımak için
Bir sal bulamadılar.
Enkazın altından buldukları
Bir ahşap kapıya koydular
Komşuların: Yürüyen duvar
Çocuklarımızın yüzündeki yaralar
Arayacak seni
Çocuklarımızın kesilmiş bacakları
Ardından koşacak
Çocuklarına ekmek almak için evden çıktı
Ölüm haberi eve ulaştı ama ekmek ulaşmadı
Ölüm, çocuklardan kim kaldıysa yemek için oturuyor
Masa lazım değil, ekmek lazım değil
Baba gece uyanıyor, görüyor
Dört yaşındaki kızının duvara karaladığı
Renkleri görüyor
Renkler dört feet yükseklikte
Gelecek yıl beş feete çıkacaktı
Ama ressamı öldü
Bir hava saldırısında
Artık duvarda renkler yok
Duvar da yok
Kitaplarımın raflardaki yerini değiştirdim
İki gün sonra savaş çıktı
İyi düşünün kitaplarınızın yerini değiştirirken
Ne düşünüyorsun?
Düşünmek ne?
Sen ne?
Hala var mı sen?
Orda mısın?
Nereye gitsin insanlar?
Büyük bir merdiven yapıp göğe mi çıksınlar?
Ama dronlar, F-16’lar ve ölüm dumanı
Göğün yolunu kesti
Oğlum Gazze’ye dönersek
Ona bir yavru köpek alıp alamayacağımı soruyor
“Eğer bulursak, söz” diyorum
Oğluma büyüyünce
Pilot olmak isteyip istemediğini soruyorum
İstemem diyor, evlerin ve insanların üstüne bomba atmak istemem
Öldüğümüzde ruhlarımız bedenlerimizden ayrılır
Odalarımızdaki sevdikleri şeyleri yanlarına alırlar
Parfüm şişelerini, makyaj malzemelerini, kolyeleri, kalemleri
Gazze’de bedenlerimiz ve ruhlarımız ezildi
Ruh için bir şey kalmadı
Ruhlarımız bile
Haftalarca yıkıntıların altında kaldı.
Yusuf Ziya Cömert, Filistinli şair Mosab Abu Toha’nın yeni kitabından “Enkaz Altında” şiirini Türkçeye çevirdi.
Yayımlayan