Yaşamak ve çalışmak, yaşamaya çalışmak… Bu iki kelime çok yakışır birbirine, belki de yakışmaktan ziyade yana yana dururlar yan yana. Biliriz ki insan olmak zordur. Bizler çoğu zaman çağımızdan şikâyetlensek, bu çağda yaşamak çok zor desek ve hatta etimizle kemiğimizle nefret etsek bu çağdan; ben bilirim ki her çağda nefret edilesi, kaçılası, korkulası olaylar oldu siz de bilin bunu “oldu ve olmaya devam edecek.”
Mesela bir adam otuz yaşında annesinin ciğerini yaka yaka gidecek bu dünyadan, bir çocuk durmayacak yerinde; düşecek diye yürekler ağza gelse de bir genç kız âşık olacak belli etmeden ipince bir oğlana ve karısı öldüğünde varlığı ağır gelecek evlatlarına bir babanın… Böyle sürüp gidecek. Bunun adı yaşamak ya da yaşamaya çalışmak.
ÇOK ÇALIŞMAKTAN MI ÇOK YAŞAMAKTAN MI?
Abbas Sayar Yozgatlıdır ve Yozgatlıyı iyi tanır. Özellikle Can Şenliği’nin kahramanı Hüseyin Ağa ile bizi hem memleket gerçekleriyle hem de insan olmanın zorluklarıyla baş başa bırakır. Kitap Hüseyin Ağa’nın dilinden, nasıl konuşuyorsa öyle aktarılır okuyucuya. Bazen yerel dilde kullanılan kelimeler öyle artar ki ne demek istediğini bir süre düşünmeniz gerekebilir. Hele de Yozgatlı değilseniz bu süre uzayabilir.
Hüseyin Ağa öyle olağanüstü olaylar yaşamaz, aslında hepimizin karşılaşabileceği olaylar meydana gelir hayatında ve biz bu olayları yaşamasak bile yaşayanların yerine koyabiliriz kendimizi. Fakat şöyle bir gerçek var ki çoğu zaman genç insanlardır empati kurduklarımız. Yaşlı diyebileceğimiz kadar yaşamış insanların yerine koymayız kendimizi pek. Onların o yorgun gözleri ya da titreyen elleri bize hep çok çalışmaktanmış gibi gelir…
BELİRSİZLİĞE TERK ETMİYOR
Sayar, bizi alıp Hüseyin Ağa’nın zaman zaman komik, çoğu zaman trajik, bazen gözleri dolduracak kadar duygusal yaşamına çekiyor. Küfredecek Hüseyin Ağa siz belki güleceksiniz, bir Can Şenliği isteyecek ve onunla öyle bir bağ kuracak ki duygularınızı sorgulayacaksınız. Bir zaman gülüp mutlu olacak tebessüm edeceksiniz. Başına gelenlerden sonra o kendince rezil oldum sanacak siz de o utanmasın şahitliğimizden diye sayfaları kapayacaksınız… Tabi bir son gelecek. Yaşamak ve çalışmak dedik ya çalışmak burada anlamını yitirecek “yaşamak ve o kaçınılmaz son” girecek devreye…
BİRİNİ ANLAMANIN KİTABI
Kitapların sonunu yazarlar tamamlayınca mutlu ve tatmin oluyorum. Başka türlüsü bir belirsizliğe terk edilmek ve bu acımasızca. Abbas Sayar bizi belirsizlikten kurtarıyor ancak uzun zaman akıllardan çıkmayacak bir yaşam bırakıyor zihinlerde bu yaşamın bir şahidi ederek her birimizi. Can Şenliği, birini anlamanın kitabı. O birinin yerinde olmak istememenin kitabı. Anadolu’da çoğu insanın yaşadığı olayların ve bu olayları kabul edip sıradanlaştırdığımızın kitabı.
Can Şenliği/Nail Abbas Sayar/ 1975 Madaralı Roman Ödülü
Yayımlayan