KARAKTERİN KIŞ UYKUSU

Nuri Bilge Ceylan’ın 2014 yılı yapımı filmi Kış Uykusu, politik eğilimler üzerinden bir dönem okuması girişimi. Türkiye’nin güncel politiğinde kendisine yer bulan ‘tip’lerin toplu bir fotoğrafı. Bu tiplerin evrensel benzerleri de var şüphesiz, Çehov’dan mülhem yapıları evrensel özelliklerini güçlendiriyor.

Fotoğrafta kendine yer bulanlar şunlar: Haluk Bilginer’in canlandırdığı, seçkinci aydın tipi Aydın; Serhat Kılıç’ın canlandırdığı, dini ritüelleri yaşayan- uygulayan konumda olmasına rağmen ahlaki zaafları olan muhafazakâr tip Hamdi Hoca; Melisa Sözen’in canlandırdığı,  -siyasetin ürettiği vicdan- sivil toplum temsilcisi tipi Nihal; Demet Akbağ’ın canlandırdığı, erkeğe karşı egemenliğini ilan etmesine karşın iç huzurunu yitirmiş kadın tipi Necla; çocuk oyuncu Emirhan Doruktutan’ın canlandırdığı isyankâr genç tipi İlyas ve Nejat İşler’in canlandırdığı, nihilist- anarşist tip İsmail.  Fotoğrafın merkezinde olmasalar da zengin (Tamer Levent-Suavi), memur(Nadir Sarıbacak- Levent) ve hizmetçi(Ayberk Pekcan- Hidayet) tiplerini de unutmamak gerekli.                           

Bunların ortak özellikleri, daha pasif kalmalarına rağmen diğer tiplerin alanlarına çok rahat sızıyor ve ayak uyduruyor oluşları. Bu fotoğrafta yer alanlar için kullandığımız ‘tip’ ifadesi bilinçli bir kullanım zira filmde yer alanların tipik nitelikleri daha ön planda. Her ne kadar diyaloglar ve yaşamsal çelişkiler üzerinden bu tiplerin iç dünyalarına, karakter özelliklerine çekilsek de gerçek hayattaki karşılıkları bunlara dair giriştiğimiz tahlillerden daha baskın olup genellemelerde bulunmamıza, tip olarak tanımlamaya yol açıyor. Nuri Bilge Ceylan filmlerinde, karakterlerin yaşadığı çelişkiler, varoluşsal çıkmazlar farklı olsa bile, yaşamla kurdukları uzak ilişki tek düze bir ilişki. Karakterlerin olgunlaşmaya, erdemli olmaya doğru gittiklerini söylemek de oldukça zor. Bu durum “Nuri Bilge Ceylan tipi” diye bir tip tanımlaması yapmamıza da imkân sağlıyor ayrıca.

İktidarın Görünümü

Seçkinci aydın tipinin filmdeki karşılığı olan Aydın; ekonomik durumu, çevresindekilere yaklaşımı ve meselelere ancak retorik düzlemde eğilebilme özellikleri açısından temsili olduğu gerçek tiple oldukça benzeşiyor. Olaylara ancak kendi krallığının sınırları içerisinde ve sadece söylemsel olarak eğilebilmesi, tiyatro ile olan ilgisi Aydın’ın kullandığı dilin retorik yapısını pekiştiren unsurlar. Meselelere yüzeysel yaklaşmasına ve retorik bir düzlemde eğilmesine rağmen filmin merkezinde Aydın var. Diğer tiplerin dünyasının şekillenmesinde de Aydın’ın rolü oldukça büyük. Filmdeki bu durum; Türkiye’de ekonomik,  kültürel ve sanatsal alanda iktidarın kimde olduğuna dair önemli tespitler yapmamıza da imkân tanıyor.

Filmin Estetiği

Kış Uykusu’nun Nuri Bilge Ceylan sineması içerisindeki ayrıksı tarafı,  anlatıda baskın olan unsurlar ile ilgili. Daha önceki filmlerinde filmin anlatısını çerçeveleme, renk, ışık gibi daha fotoğrafik unsurlar üzerine yoğunlaştıran Nuri Bilge Ceylan’ın bu filmde oyunculuğu ve diyalogu filmin temel anlatı unsuru yaptığını ve romana yaklaşan bir anlatım denediğini görüyoruz. Filmin açılış planını ve tren istasyonundaki çekimleri dışarıda tutarsak alışık olduğumuz Nuri Bilge Ceylan fotoğrafları ile filmde sık karşılaştığımızı söylemek zor. Filmin  beğeni oluşturan bir başka yönü ise şüphesiz oyunculuklar. Filmde kurulan dünya ve bu dünyanın gereği roller bağlamında oyuncuların oldukça başarılı olduğu su götürmez bir gerçek. Demet Akbağ gibi komedi ile özdeşleşmiş bir oyuncunun, abartılı oyunculuğu rolüne çok başarılı tercüme etmiş olması, vurgulanması gereken bir nokta ayrıca. Yeşilçam’da oldukça yapay olan ve karikatürize edilen hatta şeytanlaştırılan hoca tipine karşın Hamdi Hoca tiplemesi oldukça sahici çizilmiş. Filmdeki diğer tiplerin gerçekçiliği de hesaba katılınca Nuri Bilge Ceylan sinemasında ‘temsil’in hakkını teslim etmek gerekiyor.

Romana Zeytin Dalı

Filmin özellikle metinsel yanının ağır basması, filmi romana yaklaştırıyor. Çok fazla olay içermeyen ve belirli durumlarda diyaloglar üzerinden derinleşmeye çalışan yanı, film- roman ilişkisini güçlendiriyor. James Monaco romanın; sinemanın tearuzuna içe kapanarak ve mimesisten uzaklaşıp kendilik bilincine dönerek tepki verdiğini ifade eder. Romanda baskın olan artık sözcüktür. Kış Uykusu’nun bu anlamda sözcükleri filmin merkezinde tutarak romana zeytin dalı uzattığını söylemek mümkün.

Özetle Kış Uykusu, iyi çekilmiş bir tipler fotoğrafı. Bu fotoğrafın merkezine seçkinci aydın tipi yerleştirilmiş. Filmdeki hiçbir tipin idealize edilmemesi tersten bir okumayla tiplerin eleştirildiği anlamını veriyor. Seçkinci aydın tipine yöneltilen eleştiri ise filmin adında gizli. Oyunculuklar filmin estetiğini var ediyor. Kış Uykusu’nun Nuri Bilge Ceylan filmografisindeki ayrıksı yanı ise fotoğraftan romana; görüntüden söze yönelim noktasında, yönetmene yol arkadaşlığı yapan Çehov’u ise unutmamak gerekli.

SERDAR ARSLAN

Yayımlayan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir