“Kendimi bir gün dünyada buldum ve kendime tek bir hak tanıdım: ötekinden insanca bir davranış isteme hakkı.”
İbrahim Frantz Fanon, doktora tezi olarak yazdığı fakat üniversitesi tarafından kabul edilmeyen “Siyah Deri Beyaz Maskeler” kitabının gayesini ve yöntemini şöyle dile getiriyor; “Amacımız koyu tenli insanı kendinden kurtarmak, daha azı değil. Ağır ağır ilerleyeceğiz, çünkü karşımızda iki taraf var: beyaz ile siyah. İnatla iki metafiziği sorgulayıp ikisinin de fazlasıyla yıkıcı olduğunu göreceğiz.” Martinik doğumlu Fransız psikiyatr ve siyaset felsefecisi, siyah derili insanların neden beyaz maskesi takmaya mecbur bırakıldığını psikolojik temelde sorguladığı kitapta beyazın beyazlığa ve siyahın ise siyahlığa hapsedildiğini belirtir. Otuz altı yaşında lösemiden hayatını kaybedene kadar kolonileştirme karşıtı ve pan-afrika destekçisi çalışmalarına devam eder.
Siyah-beyaz ilişkisini anlamaya yönelik bir deneme olarak nitelendirdiği kitabına “Şu dünyada çok fazla budalanın olduğunu söyleyebilirim. Bunu söylediğime göre kanıtlamam gerekiyor.” diyerek başlamıştır. Nitekim kanıtlamıştır da. Yazara göre sorunun ilk parçası beyazların siyahlardan üstün olduklarını düşünmeleridir. Bir diğer parçası ise siyahların, beyazlara ne pahasına olursa olsun düşüncelerinin zenginliğini, zihinlerinin onlarınki kadar güçlü olduğunu kanıtlamaya dair istek duymalarıdır.
YABANCILAŞMA
“Beyaz’la Siyah arasında açık bir kavga yoktur. Bir gün beyaz efendi mücadele olmaksızın köle zenciyi tanımıştır. Ama eski köle kendini tanıtmak ister.”
Fanon, siyah derinin üzerine takılan beyaz maskeyle sembolize ettiği problemin özünü siyahın kendine yabancılaşması olarak açıklamıştır. “Siyah ve Dil” isimli bölümde bu yabancılaşmanın temelini ekonomik ve toplumsal ilişkilerin oluşturduğunu belirtmiştir. Ekonomik bağımlılık ve bununla birlikte gelişen aşağılık duygusu, siyahın kendine yabancılaşması sürecinin parçalarını tamamlamıştır. Siyah kendine yabancı olmaya mahkûm bırakılmıştır; geçmişte, bugün ve gelecekte. Antilli bir kişinin herhangi bir amaçla -çoğunlukla eğitim ve iş- Fransa’ya gitmesi ona kendi toplumu arasında sanki beyazmış gibi davranma hakkı tanıdığını anlatmaktadır. Geri döndüğünde siyahlara üstten bakar, onları anlamadığını ve artık onlardan biri olmadığını kabul ettirmeye çalışır. Kendi dilini konuşmaktan vazgeçer. Bir Antilli gibi bütün sömürgeleşmiş toplumların kendi dilinin karşısında bir düşman edasıyla durduğunu açıklar. Ve Siyah’ın kendine yabancılaşma serüveni bu şekilde başlamış olur. Fanon, siyahların iki farklı insan olduğunu iddia eder. Bir Siyahın renktaşıyla birlikteyken farklı, bir beyazla birlikteyken farklı davranmakta olduğunu gözlemlemiştir. Bu çift kişilik benzeri durumun sömürgecilik serüveninin doğrudan bir sonucu olduğunu savunur.
BEYAZ DÜNYA YOKTUR
“Zencilere hayran olan kimsenin de en az onlardan tiksinen kadar ‘hasta’ olduğunu akıldan çıkarmayacağız. Öte yandan ırkını beyazlaştırmak isteyen siyah da beyaz nefretini yaymaya çalışan kadar zavallıdır.”
Modern, uygarlık merdivenin üst basamaklarında, muasır medeniyetler seviyesinin zirvesinde bulunan beyazların ne denli ırkçı oldukları, kitabın başındaki “budalalar” cümlesini destekler biçimde ifade edilmektedir. “Bakın benim de zenci arkadaşım var.” “Senegalli bir tarih öğretmenim var hem de çok zeki.” “Doktorum siyah ve çok tatlı biri.” Bütün bunlar beyazların reddettiği renk önyargısının, nefretin, aşağılamanın birer ispatıdır.
Siyahın yaşantısı ismini verdiği bölümde Fanon, bilimsel olarak ispat edilemediği halde bilimin ırkçı bir faaliyette nasıl kullanıldığını gözler önüne sermiştir. Laboratuvarlarda yürütülen bir çalışma ile siyahların gen şemasına müdahale ederek siyahlığını azaltacak bir ilaç (?) üzerinde yıllardır çalışılmakta olduğunu ifade eder. Siyah için tek bir çıkış noktası vardır o da beyazdır. Hâlbuki “Beyaz dünya yoktur, beyaz etik yoktur, beyaz zekâ da yoktur. Dünyanın dört bir yanında arayış içinde olan insanlar vardır.”
“İnsan bir ‘evet’tir.
Hayata evettir.
Sevgiye evet.
Cömertliğe evet.
Ama insan aynı zamanda ‘hayır’dır da.
İnsanın öfkesine hayır.
İnsanın aşağılanmasına hayır.
İnsanın sömürülmesine hayır.
İnsanın içinde en insanca olanın katledilmesine hayır:
Özgürlüğün katledilmesine.”
Yayımlayan