Sanat; insan ruhunu tazeleyen ve dünyaya farklı pencereden bakmamızı sağlayan, tutkularımızı açığa çıkaran bir güneştir. Güneşin çiçekleri renklendirmesi gibi sanat da hayata renk verir. Dünya üzerinde pek çok tablo yapılmış bazıları unutulmuş bazıları ise günümüzde etkisini hala sürdürmektedir. İşte bildiğimiz ama mercek altında bambaşka dünyalara kapı açan tablolar ve hikayelerine yakından bir göz atalım.
Ophelia – Sir John Everett Millais
John Everett Millais’nin 1851-52 tarihli yağlı boya tablosunun esin kaynağı Shakespeare’in Hamlet oyunu. Babasının sevgilisi Hamlet tarafından öldürülmesi üzerine kır çiçeklerinden çelenk yapmak için çiçek toplarken kayıp dereye düşen ve şarkı söyleyerek kendini ölüme bırakan Ophelia’nın trajik ölümünü anlatıyor.
Belleğin Azmi (La Persistència de la Memòria) – Salvador Dalí
Dalí’nin bu eseri çoğu zaman Modern Sanatın ve Gerçeküstücülüğün evrensel simgesi sayılmaktadır. Eserde ilk bakışta göze çarpan eriyen saatler ve resmin ortasında yer alan biçimsiz, tuhaf insan yüzüdür. Arka planda ise Dalí’nin yerlisi olduğu İspanya’nın Katalonya bölgesindeki Port Lligat’tan bir manzara yer almaktadır. Resim, halüsinasyon ile rüya arasında adeta bir geçiş formudur. Dali bu resmi o dönemde gündemde olan Einstein’ın Görecelilik Kuramı “Theory of Relativity” üzerine kurgulamıştır.
Guernica – Pablo Picasso
Guernica tablosu, İspanya İç Savaşı sırasında Guernica adlı İspanyol Bask kasabasının Almanlar tarafından korkunç bir şekilde bombalanmasını belgeleyerek, modern savaşın neden olduğu yıkımı, acıyı ve ıstırabı anlatıyor. Guernica 1937’de kuzey İspanya’daki küçük bir kasabanın havadan bombalanmasına yanıt olarak savaş karşıtı bir protesto eseri olarak yaratıldı. Kısa sürede Pablo Picasso’nun en tanınmış Kübist tablolarından biri haline geldi. Tek renkli renk paleti, yoğun kontrastı ve büyük, şiddetli görüntüleri ile bugün bile içgüdüsel, çekici ve unutulmaz olmayı başarıyor.
Çığlık(The Scream) – Edvard Munch
Halk arasında “Çığlık Tablosu” olarak bilinen Norveçli sanatçı Edvard Munch‘un dışavurumcu şaheseri. Sıklıkla modern hayatın aşırı baskılarına verilen ilk tepki olarak yorumlanır. Orijinal olarak “Doğanın Çığlığı” başlıklı görüntü, Munch’un kendisinin de aktardığı “Bir akşam bir patika boyunca yürüyordum, şehir bir tarafta ve fiyort aşağıdaydı. Kendimi yorgun ve hasta hissettim. Durdum ve fiyorta baktım. Güneş batıyordu ve bulutlar kan kırmızısına dönüyordu. Doğanın içinden geçen bir çığlık hissettim. Çığlığı duyar gibi oldum. Bu resmi boyadım, bulutları gerçek kan olarak boyadım. Renk çığlık attı.” Çığlık, Mona Lisa’dan sonra dünyaca ünlü tablolar sırasında ikinci sırada yer alabilir.
Yayımlayan