Ondokuz Mayıs Üniversitesinin (OMÜ) düzenlediği Orta Karadeniz Kariyer Fuarı’nda sanatsal çalışmalarını sergileyen Güzel Sanatlar Fakültesi Doç. Dr. Öğretim Üyesi Tamer Aslan, dericilik sanatı hakkında İskemle Sanat’a konuştu.
Üniversite’de seramik ve cam üzerine çalışmalar yürüten Doç. Dr. Öğretim Üyesi Tamer Aslan, boş kaldığı zamanlarda ise dericilik üzerine çalışıyor. Uzun yıllar deri sanatıyla uğraşan Aslan, üniversite yıllarında harçlığını çıkarmak için başladığı bu serüveni şimdi ise büyük bir ustalıkla devam ettiriyor.
“ANADOLU KÜLTÜRÜNÜ YANSITIYORUM”
Çalışmalarında Anadolu kültürünü barındırdığını söyleyen Doç. Dr. Öğretim Üyesi Tamer Aslan, “Gördüğünüz çalışmalarımda tamamen Anadolu kültüründen alıntılar var. Bu eserlerde Anadolu kültürünü yansıtıyorum. Bunu bir seri çalıştım. Yurtiçi ve yurtdışında sergisini açtım “Anatolia” adıyla. Anadolu’da yaşayan uygarlıkların medeniyetlerinden kalan alıntıları ve görselleri deri üzerinde rölyef olarak çalıştım ve işledim. Onun dışında realist çalışmalarım, portre çalışmalarım var. Portre çalışmalarımı genelde fotoğraf sanıyorlar ama değil.” dedi.
“BU SANDALYEYE OTURMAYA KIYAMIYORLAR”
Sanat ve Zanaat konu başlıklı sempozyumlar gerçekleştirdiğini söyleyen Aslan, “ Dericilik işinin zanaat tarafı da var ki reddedilemez, reddedilmemeli de zaten çünkü geleneksel sanatlarımızı içeren çalışmaları da var. Bir de sanat kısmı var. Ne demek istiyorum? Şurada bir cüzdan yapıyorum ve o cüzdan üzerinde yaptığım işçilik zanaattır. Herhangi birisini çağırıp öğrenme yöntemiyle öğretebilirim. Fakat figüratif çalıştığım “Anatolia” dediğim seri üzerindeki çalışmalarda alt yapıya sahip olması ve bunu tasarlaması gerekiyor. İşte bu da sanattır. Mesela şu sandalyeyi çöpten aldım. Tamir ettim, aldım, boyadım ve üzerine deri giydirmeler yaptım. Şimdi insanlar bu sandalyeye oturmaya kıyamıyorlar.” şeklinde konuştu.
“UFAK BÜTÇELERLE ÇOK BÜYÜK İŞLER YAPILABİLİR”
Artış gösteren maliyetlere rağmen ufak çaplı bütçelerle de bu işin yapılabileceğini söyleyen Aslan, “Bir öğrenci bazlı düşünürseniz ufak bütçelerle çok büyük işler yapılabilir. Derinin en güzel tarafı şudur, en ufak parçasını bile geri dönüşümle geri kazanabilirsiniz. Yani paraya dönüştürebilirsiniz. İyi bir tasarımcı ve bu işi iyi bilen bir genç arkadaş, bu işten özel statüde bir atölye kurma ihtiyacı bile hissetmeden evinin bir köşesinde, masanın üzerinde çalışarak çok rahatlıkla kendine ekonomik bir gelir sağlayabilir.” ifadelerini kullandı.
“BU İŞİ YAPAN GENÇLERE DE İHTİYAÇ VAR”
Sabır ve saygının öneminin vurgulayan Aslan, “Yani mesleğe saygı gerekiyor. Bu meslekler; dericilik, semercilik bitiyor bu meslekler kalmadı. Maalesef ömrünü tamamladı bunlar. Siz gençlerde şöyle bir şey var bunu özellikle belirtmek istiyorum. Bedenen ve elle ve vücutla yapılan işlerden kaçıyorsunuz. Daha çok dijital hayata kaçıyorsunuz. Gerekçesi oturduğum yerden işimi yapayım ya da Home Office çalışmak istediğiniz için. Bunu yadırgamıyorum çağın gerekliliği bu ama bu işi yapan gençlere de ihtiyaç var. Bu da sevgiden başlıyor yani sevdiğiniz ve saydığınız işi yapmaktan başlıyor. Sabrın dışında malzemeyi bilmek, tekniği bilmeye de ihtiyacınız var. Bu bir süreçtir. Tek tek planlayıp, tasarlayıp, çizip aktarıyoruz. Derinin bir dezavantajı var o da vurarak veya keserek çalıştığınız için hata kabul etmiyor. İyi usta olmak zorundasınız. Tuval veya bezdeki gibi silerim, atarım mantığı yok. Hata yaparsanız atıl duruma düşer.” diyerek sözlerini noktaladı.
Yayımlayan