aç kapılarını günışığı,
en sevdiğin çiçekleri getirdim sana
döndüm savaş ülkelerinden
ellerimde yetimler ve çiçekler
neresinde yazılı adın şu ülkenin duvarlarının
okuyamıyorum, sanki yine beş yaşındayım
hangi elinden tuttun o çocuğun da
büyüdüm, yanıyor ellerim hâlâ
kapılarımıza döndüm Günışığı
ırmaklarının şen aktığı ülkemize
bir camiinin avlusunda buluşacaktık
ben öfkeyi susturacaktım
sen ise gözlerini
bundandır benim tek bildiğim umut
yarım kalmam bundandır
söyle hangi yarımdan geleceksin Günışığı
temizleyeyim diğer tüm yıkıntılarımı
oraya asayım annemin portresini
babamı oturtayım, gözlerine bakmadan
bir fotoğraftan oyulmuştuk oysa
bu memlekete yakıştıramadığım ne varsa
bir başına durgun gözlerin
sonra seni bekleyelim enkaz denilen yerlerde
gönlünü dağladığın yetti demek için
önce adın gelsin, sonra ışığın
Yeniden merhaba sevgili iskemle severler. Biz bir müddet kendimizi dinledik, biraz sanatı biraz da şehrin…
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği (TDED) tarafından iki ayda bir yayımlanan Olağan Şiir’in 41. sayısı (Kasım-Aralık…
Bu ay, edebiyatseverler için önerilerimiz, geçmişin anılarına, toplumların farklı dönemlerde yaşadığı zorluklara ve bireylerin içsel…
Bin kez daha kolay, daha olanaklı geçirmek bir iğne deliğinden bir kocaman fili, balık avlamak…
Devlet Tiyatroları'ndan yapılan açıklamaya göre, 9-17 Kasım'ı kapsayan ara tatil döneminde, Türkiye genelinde 13 ilde, 10 yerleşik…
Yatağında uyudu Bir daha uyanamadı Yatağı kabri oldu Odasının tavanının altında bir kabir Tavan bir…